EVRENSEL – ‘Bâki ilk selam’

‘Bâki ilk selam’

12 Mayıs 2004

Emrah Cilasun’un kitabı, Çerkez Ethem’in Kurtuluş Savaşı içindeki gayretinden, Bolşevizm’le ile bağlantı ve ilgi düzeyine, ardından Mustafa Kemal’in başında bulunduğu Ankara hükümeti ile arasında oluşan çelişkilerin onu sürüklediği talihsiz sona kadar bir dizi temel noktaya ışık tutuyor.

“Komuta ve siyasi mücadele alanında zamanında çekilmesini bilen adam memlekete kısa bir süre içinde yeniden hizmet edecek ve düşüncelerini uygulayacak bir duruma girer. Fakat meşru bir şekilde çekilmemek için bir kez çarpışma şansını denemek gibi meşru olmayan harekete girişilirse, bunun sonucu onurun ve hizmet imkânının elde tutulması aynı olasılıkla kalmaz.” Tarih 31 Aralık 1920. Türk Kuvvetleri’nin Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü, Çerkez Ethem’e gönderdiği “teslim ol” içerikli telfrafta bu ifadelere yer verir ve telgrafını şu cümleyle bitirir: “Son selam.” Tarih 2 Ocak 1921. Umum Kuva-yı Seyyare Komutanı Ethem, İsmet İnönü’ye cebabi bir telgraf yollar: “Köprüyü geçinceye kadar öyle olsun diyorsunuz, ama biliyorsunuz ki, köprünün binde birine ulaşmamışsınızdır. Ah içleri fesat dolu yurtseverler; zavallı millet meclisi sizin askeri sahte ünlerinizi anlamış değil. Bundan ötürü yurtseverlik duygularım şu sözleri söylememi emrediyor: Bana karşı güven verici bir durum alınız, aksi halde gerçek ve hak başarı kazanacaktır. Tarih bana az, size çok lanet edecektir”. Çerkez Ethem’in, Cumhuriyet tarihinin en ünlü Çerkez isyanının ilanı sayılabilecek son cümlesi ise şöyledir: “Bâki ilk selam”

Ya herrü, ya merrü! Atilla İlhan, bundan sonrasını artık bir “ya herrü, ya merrü” durumu olarak anlatmıştır. Resmi tarih için ise, Çerkez Ethem’in “ihaneti”nin ilanını oluşturur bu satırlar. Kurtuluş Savaşı’nı zafere uluştıran Mustafa Kemal’in düzenli orduya geçişine isyan eden ve sonunda da gidip Yunanlılarla işbirliği yapan bir “hain” genel kabulünün çeşitli sol ve sağ türevlerinden oluşan Çerkez Ethem yorumları, tarihin de bir trajedisini oluşturur. Zira bir isyanı bastıran tarafın tarihi, kendisine isyan edene iltifat üzerine kurulmamıştır hiçbir zaman. Emrah Cilasun’un Belge Yayınları’ndan çıkan “Bakî İlk Selam-Çerkez Ethem” adlı kitabı, titiz bir kaynak taramasına, kitabına alınmış olan çok sayıda belgeye dayanıyor. Çerkez Ethem ile ilgili bugüne kadar yazılanlarla kıyaslandığında gayri resmi bir tarih çalışması olarak görülmesi gereken kitap, Çerkez Ethem’in Kurtuluş Savaşı içindeki gayretinden, Bolşevizm’le ile bağlantı ve ilgi düzeyine, ardından Mustafa Kemal’in başında bulunduğu Ankara hükümeti ile arasında oluşan çelişkilerin onu sürüklediği talihsiz sona kadar bir dizi temel noktaya ışık tutuyor.

“Yeşil sosyalizm” 1919-20 arasında Anadolu’da geniş köylü kitlelerinin savaşa karşı bıtkınlığı ve ordudan yaygın firarlar karşısında Mustafa Kemal’in de, hem Kuvayi Milliye’nin kuruluşuna, hem de iç isyanların bastırılmasına yardımcı olabileceği inancı ile “rıza” gösterdiği Yeşil Ordu 1920 Mayısı’nda kurulur. Adı ordu olmasına rağmen kendisi bir cemiyet olan “Yeşil Ordu”nun kurucularının tümü eski ittihatçılardır. Eklektik bir “talimname” ve “nizamname”ye sahip olan Yeşil Ordu, “İslam, Sosyalizm ve Milliyetçilik”in bugünden bakıldığında ilkel bir harmanından oluşmuştur ve Sovyet devriminin Anadolu’da yarattığı sempatinin etkisini arkasına almaktadır. Gizli Türkiye Komünist Partisi’nin kuruluşunda da etkin olan Yeşil Ordu ve onun içinde özellikle de Çerkes Ethem’in sosyalizm anlayışı, Cilasun’un aktardığına göre bir Sovyet yazarı tarafından şöyle tanımlanır: “Komünizmin, ona bir Müslüman ahlakı atfeden, ilkel ve bilisiz, fakat nispeten dürüst yorumları.” Gizli Komünist Partisi’nin 3 bin adet basılıp dağıtılan Seyyare Yeni Dünya isimli “İslam ve Bolşevik Gazetesi” 30 Ağustos 1920’de Eskişehir’de yayımlanmaya başlar. Eskişehir, bir nevi gizli partinin kurtarılmış alanı gibidir. Ancak Mustafa Kemal’in, gizli Komünist Partisi’nin etkisini kırmak için kurdurduğu resmi Türkiye Komünist Partisi ile birlikte dengeler değişmeye başlar. Dönemin Sovyet yönetiminin emperyalizme karşı verdiği mücadele bakımından destek olduğu Mustafa Kemal önderliğindeki Ankara hükümeti, bu desteğin de sağladığı olanakla içeride girdiği düzenlemeler kapsamında Ethem Bey’in de desteğini sağlayarak Seyyare Yeni Dünya’yı Ankara’ya taşıyarak resmi TKF’nin yayın organı haline getirir. Bundan sonra Mustafa Kemal, düzenli ordu nizami içinde otoritesine dahil etmekte zorlandığı Çerkez Ethem’e karşı “havuç sopa” politikasını uygular. Sovyet yönetiminin dönemsel diplomatik tercihlerinin Mustafa Kemal önderliğindeki Ankara hükümetini güçlendirmek yönünde olması Çerkez Ethem’de “güvenilen dağlara kar yağması” türünden bir etki bırakır.

Onun için grev örgütlendi 1920 Kasım’ında Ankara, gayri nizami güçleri tasfiyeye girişir. Meclis’te bulunan Yeşil Ordu’nun radikal kanadı “Halk Zümresi”nin vekilleri Ethem Bey’e destek vermezken, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (THİF) önderliği Ethem Bey’i desteklemezken, THİF’in daha alt kesimleri onun yayında yer alır. Ankara’dan Ethem Bey’in üzerine gönderilecek olan bir tren dolusu kuvvetin hareketini engellemek için demir yolu işçileri arasında grev örgütlenir. Ancak, ulusal kurtuluş savaşının ilk yıllarında önemli katkılardan bulunan Çerkez Ethem açısından tarih artık talihsiz bir sonu yazmaya başlamıştır. Ve “Çerkez inadı” onu, kendisine kılıç çeken, sürek avı başlatan Mustafa Kemal güçlerine karşı, o dönemde onlarla birlikte mücadele ettiği Yunanlılara teslim olmaya kadar götürür. Aynı zamanda Çerkez Ethem’in akrabası da olan Emrah Cilasun’un kitabı, “talihsiz isyancı”nın, trajik tarihine ışık tutacak nitelikte.

www.evrensel.net